Hanife nin Çilesi 3

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

Hanife nin Çilesi 3
Birkaç gün sonra mesaiye kalmıştı Hanife, Tahsin’den o günden beri ses çıkmıyordu, eski depoda sikilmiş avucunda amından sızan döllerle kalakalmıştı. Hevesini aldı herhalde diye düşünüp rahatladı. İşte bitti dedi kendi kendine, sikildiğinle kaldın Hanife dedi.

Hafızasından silmeye çalışıyordu şu bir hafta içinde olan olayları arabada zorla ağzına verilişini, eski bir depoda bir orospu gibi sikilişini unutmaya çalışıyordu. Pek başarılı değildi bu konuda ne zaman gözlerini kapasa Tahsin’in onu düzüşü geliyordu aklına o koca kalın yarağın amının dibine dibine yaptığı sert vuruşlar, boşalırken kasılması!

Neyseki mesai bitmişti, eve gidip bir duş alıp uyuyacaktı. Patronları Attila arabası ile mesaiye kalanları dağıtıyordu, Attila bey kısa hafif göbekli ve kel bir adamdı, oldukça sert ve ciddi bir mizaca sahipti. Yolda arabayı depoya doğru sürmüştü o an Hanife aracın içinde Attila ve kendisinin dışında kimse olmadığını fark etti. Neden böyle bir şey yapmıştı ki, bir şeyler alacaktır diye düşündü ama tırnaklarını yemeye başlamıştı yoksa Tahsin söylemiş miydi, yok canım insan babasına bu kadar özelini anlatır mı? Attila bey ara sıra gözleriyle dikiz aynasından Hanife’yi kesiyordu iyice içine kurt düştü dayanamadı.

– Depoya neden gidiyoruz
– Gidince görürsün.

Dünyası başına yıkılmıştı. Terlemeye başladı, Attila beyin bakışları giderek sinsileşiyor, dikiz aynasında kızışmış bir boğanın gözlerine dönüşüyordu.

– Gel bakalım Hanife diyerek depoya sokmuştu onu Attila
– Şey….
– Bak seninle direk konuşacağım, Tahsin olanları anlattı bana. Bizim oğlan zamparanın adinin tek**ir, seni kırmış biraz eh bir şeyler de yaşamışsınız ama bu burada kalmalı anlıyor musun
– Evet efendim.
– Hah eh madem oğlum tadına baktı bir de ben bakayım olmaz mı Hanife
– Şey, ben evli…
– Sus be evliymiş onu oğlumun altına yatarken düşünecektin..

O boğa ilk hamlesini yapmış bütün gardını düşürmüştü sımsıkı sarılmış kerkinir gibi hareketler yapıyordu, Hanife ince ince ağlamaya başlamıştı. Attila kafasını kaldırıp “ağla böyle daha zevkli olacak”

O esnada telefonu çaldı Hanife’nin kısık sesle “kocam” diye bildi. Kafası ile aç işareti yaptı Attila bey
– Efendim
– …
– Yok daha bitmedi işimiz birazdan biter ama az kaldı
– …
– Hıhı

Telefonu kapatırken Attila’nın iri eller bedenini keşfe çıkmıştı bile memelerini okşuyor, sıkıştırıyordu soymaya başladı Hanifeyi, gömleği, pantalonu bir çırpıda indi. Attila cebinden para çıkarıp “Al şunu kız adam gibi çamaşır al kendine, Tahsin seni bana devretti. Baba kutu gibi amı var” dedi diyerek kilodunu bir çırpıda indirdi.

Çizgi gibi ufacık amı Attila’nın avucunun içindeydi o da soyundu çırılçıplak olunca o kısa, göbekli, kelin bacaklarının arasından sarkan dehşet şeyi gördü “iyi mal varmış adamda” dedi gerçekten de bileği kalınlığında uzun bir yarağı vardı Attila’nın hemen sarıldı Hanife’ye o sarıldıkça büyük yarak bacaklarına çarpıyor içini ılık ılık bir şeyler kaplıyordu. Ağlaması durmuştu üstelik, kaçarı da yoktu bu iri şeyi nasıl alacağını düşünüyordu. Bir haftada yediği ikinci yarak olacaktı bu ve ikisi de sert birer hayvan gibi şeylerdi.

Attila’nın dili memelerine değmiş, küçük ısırışlar bırakıyordu.
-Morartma
– Ne o gavat kocan anlar diye mi korkuyorsun, anasını sikerim ben onun.

Nereden anlayacaktı ki adamın dokunduğu mu vardı memelere o küçük sikini kaldırır bir iki gidip gelir boşalırdı ama şimdi memelerini yoğuran ısıran bir adam vardı ama onun aklı hala o koca yaraktaydı. Ne kadar sürdü bu bilinmez birden Attila onu oğlunun yaptığı gibi masaya oturttu, “başlıyor” diye düşündü ama Attila eğilip amına dil atınca ağzından bir “ooohh” çıktı. “Gerçekten sıkı bir amın var kız senin, kocan açamamış bile” parmakları, dili, top sakalı, nefesi yakıp kavuruyordu Hanife’nin küçük çizgi gibi amını çekiştire çekiştire yalıyordu Attila’da sanki emzik bulmuş bir çocuk gibi somuruyor, kah ısırıyor, kah parmaklarını sokup çekiyordu. Yeryüzündeki hiçbir kadın böyle bir şeye dayanamazdı inlemeye başladı, karnının gerginleşip yay gibi oluşu, içinden akan sular dehşet biçimde heyacan ve bacaklarının bağımsızca titremesi. Attila işini iyi bilen bir azgın tekeydi. İncitmiyordu ama bir o kadar da zevkini çıkarıyordu usta parmakları becerikli dili Hanife’nin amını çoşturuyor kabartıyordu.

Attila masaya oturup yere eğdi Hanife’yi sikini Hanife’nin yüzüne tutup durdu “yala” acemiliğini biliyor muydu peki Attila daha önce bunu bir kere yaptığını onu da oğlunun o koca sikini zorla ağzına soktuğunu. Attila’nın gözlerinde şefkat de vardı. Yavaşça yaklaştı o büyük sike, eli istemsizce amına gitmişti kurcalıyordu oynuyordu klitorisi ile ve dudaklarını değdirdi o kalın sike, öptü, kokladı, ısırdı ağzının içinde gezdirdi, minik dudakları açılıyor kalın siki kavrıyor kafasını ileri geri yapıyordu acemiydi ama bu Attila’ya zevk veriyordu belli ki, evli bir kadının ağzına vermek hangi erkeği mest etmezdi ki. Attila iri elleri ile kafasını tutup onu yönlendiriyor, kah hızlıca kah yavaşça sikini emdiriyordu. Düştüğü durum aklına gelmiş yüreği daralmıştı Hanife’nin birkaç damla yaş akmıştı ki yanağına, Attila o kalın sikini ağzından çork diye çıkarıp gözyaşlarını silmişti. Masadan inip yerdeki yatağa hızlıca uzattı Hanife’yi.

Başına gelecekleri beklemeye başladı Hanife, parke yerde eskimiş bir yatak, yukarıda 60lık sarı bir ampülün altında göbekli, kel, kısa ama koca yaraklı bir adamın önünde yatıyordu. Attila sokulup bacaklarını iyice ayırdı ve koca yarağı amının üzerine sürtmeye başladı. Korkulu gözlerle Attila’ya bakıyordu Hanife, gerçekten korkuyordu.
-Sıkma kendini güzelim, serbest bırak
– çok büyük…
– büyük müyük alırsın sen….

Yavaşça kafasını hissetti içinde, amı yırtılıyordu resmen, bir ağrı saplanmıştı amına bacaklarına yayılıyordu ittirmeye devam ediyordu Attila o koca siki kökünden tutup Hanife’nin küçük amına yerleştirmeye çalışıyordu. Acıdan gözlerinden yaş geliyordu. Ağlayışlarını tahsin umursamamıştı attilla’da umursamıyordu…tek derdi o koca siki dibine kadar sokmaktı.

Bu böyle olmayacak dedi sinirlice attila. Bir anda yüklendi, o koca yarak bir piton yılanı gibi girdi içine, yatağa tırnaklarını geçirdi Hanife “aaaahhhhhhhh, canım yanı….” Sözünü bitirmeden dudaklarını ağzının içine aldı attila ve sertçe sikmeye başladı, sabrı kalmamıştı demek ki adamın hiçbir şeyi umursamadan gözü dönmüş o kocaman şeyi sokup çıkarıyordu. Hanife zevk almak şöyle dursun lanetler ediyordu kadın olduğuna, bir amı olduğuna, koca yaraklı birisinin orospusu olduğuna.

Attila vurdukça Hanife’nin canı burnundan geliyordu. Anasından emdiği amından geliyordu ıslanıyordu ama o koca şeyin karşısında ne önemi vardı ki ne kayganlaşıyordu içi ne genişliyordu sımsıkı amı koca sik ile daha da sıkılmıştı rahminin başında hissediyordu yarağın kafasını resmen içi dağılıyordu, amında ıslaklığından başka bir sıvının yürüdüğünü hissetti, adet olur gibi elini amına götürdü parmak uçlarında kan vardı
– Amımı yırttın dedi..
– Bir şey olmaz diyerek devam etti insafsız Attila

Bir anda ters çevirdi yüzü koyun yatıyordu şimdi kan bacaklarına kadar süzülmüştü, bacakları titriyordu götünün üstüne oturan şişko insafsızca götünü tokatlamış sertçe tekrar sokmuştu dünyası karardı dişlerini sıka sıka kaderine razı gelmişti, arkasında uzanan attila tecrübeli bir sikici olduğunu kanıtlarcasına dipliyor kanırtıyor çeviriyordu. Resmen pestili çıkıyordu şişkonun altında amı yırtılıyordu boynunu ısıran dişleri bile umursamıyordu. Tek derdi bir an önce üstündeki adamın işini bitirmesiydi.

Çok geçmedi son sert yıkıcı darbe ile köklemişti Attila içine akıtmaya başlamıştı.

Attilla üzerini giymişti, oda zor bela kalkarak giyindi. Topallayarak yürüyordu.

Beni dağıttın dedi sessizce Attila pis pis sırıtıyordu. Hanife bacaklarının arasındaki sızıyla yine bir bilinmeze yürüyordu

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32