ceren alt komşu 3

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

ceren alt komşu 3

O gece yeşimle keşke daha fazla ilgilenseydim diye geçirdim aklımdan,tv’deki dizilere bakıp, neyi seyredeceğime karar verememiş bir halde, yemeksiz iki duble içtiğim için hafif zonklayan başıma rağmen elimdeki visk**en yeni bir yudum daha alırken. cerenin başı yeşimin kucağında ahmet bağırarak boşaldıktan sonra gece birden yarıda kesilmişti. Yeşim lavaboya gitmem lazım diyip kalktı ve döndüğünde elbisesini geçirmişti üstüne. Ahmete dönüp, “hadi hazırlan da gidelim, geç oldu” derken bizlerle göz göze gelmemeye çalışıyordu.

Yaşadığımız keyifli anları sorgulamak bize gore değil. Şaşırdık bir miktar, ama üstelemedik de. Ceren banyoda temizlenirken hoşçakal dedi ahmet ve kaçarcasına ayrıldılar.

Araya seyahatler, iş, tekrar seyahatler derken aylar girdi alt komşular ile bir daha karşılaşmadık. Apartman görevlisinden anladığım, aralarında bir tartışmışlar, kadın evden ayrılmış, adam seyahate çıkmış hatta bardan eve kadın getirmiş, sonra kadın geri gelmiş. “filim gibi abi” dedi çocuk. “hiç de beklemezsin, mutaassıp aile. Hele bardan kadın getirmesine çok şaşırdık. Yönetici gidip uyarmak zorunda kaldı”. “bardan olduğu ne malum” dedim gülerek “abi” dedi “kadın yarı çıplak, file çorap mini etek, kafasında kocaman sarı peruk, bi ton makyaj, ben tesadüfen çop dökmeye çıkmıştım, bunlar arkalarında leş gibi rakı kokusu bırakarak geçtiler önümden. Yani yeşim hanım gibi gül gibi kadın varken çok yazık vallahi”.

“Belli olmaz oğlum bu işler, insanın arada canı değişiklik çeker” dedim pis pis sırıtarak. Ters ters baktı bana, elini boş bırakmam “aramız iyidir ama anlaşamıyoruz senle adem efendi, azcık anlaşsak ceren sana neler yapardı da neyse” diye geçirdim içimden. “he abi dedi, o yüzden boyu posu aynı kadınla geldi eve, peruk, makyaj olmasa yeşim hanım derdim”. “oğlum” dedim “yeşim hanımı öyle yarı çıplak hiç gördün mü? Sabah ekmek dağıtırken falan” göz kırptım gene pis pis, kıpkırmızı oldu “ya ceren abla bi an önce gelse iyi olacak sen iyice azdın abi, tövbe est” diyerek uzaklaştı.

Ama ceren gelmemişti, adem kardeş, bu konuşmadan iki hafta sonra aidat toplamak için kapımı çaldığında fısıldayarak “yeşim hanım döndü, asayiş berkemal, aman abi gözünü seveyim o kadından bahsetme” dedi.

Yeşim hanım dönmüştü, ceren hanım uzaktaydı, elimde viski bardağı vardı ve benin tek derdim hangi saçma dizi ile bu geceyi öldürecektim.

Kapı çalınca yerimden zıpladım. Gece saat on, ademi kessen bu saatte aidat maidat gelmez, e sitede kimseyle merhabamız da yok, “birisi mi öldü acaba” diye geçti içimden. Helva melva, ya kardeşim dirinizle görüşmemişim ölünüzle ne işim var da bana şeker getiriyorsunuz diyerek ve viskinin sarhoşluğuyla sallanarak kapıya yöneldim.

“Merhaba cem bey” dedi yeşim. “aaa merhaba, hoşgeldiniz. buyurmaz mısınız” dedim. Umarım bi aile faciasına tanık olmam diye düşünerek.

“rahatsız etmiyim”.

“yabancı mıyız. Ceren seyahatte ben tv bakıyordum”.

“ceren varken geliyim ben o zaman” dedi.

“valla ceren bir kaç ay daha uzakta. ben de adam yemiyorum”.

“ay yok yanlış anladınız. Ben rahatsız etmek istememiştim aniden” diyerek içeri süzüldü.

“Bi şey alır mısınız” dedim. “ben viski içiyordum” bardağı işaret ederek.

“viski Uygun benim için de” dedi. Biraz sonra sımsıkı giyinmiş yeşim ile ben karşılıklı oturmuş viskilerimizi yudumluyorduk.

“görüşemedik” dedim. Ikimiz de neyi kastettiğimi çok iyi anlamıştık.

“gerçekten çok üzgünüm o akş” sözünü kestim

“hayır hayır” dedim yanlış anladınız. “O akşam konusunda en ufak bir tereddütümüz yok. Biz ne yaşadıysak orda bırakırız ve karşımızdaki insanlar bize bir açıklama yapmak zorunda da değiller”

“teşekkür ederim, çok anlayışlısınız. Ama ahmeti o halde görünce” kızarmıştı, durdu, “bilmiyorum erkek böyle mi olur diye geçti içimden”

“herhalde o gece ilk değildi” dedim. Güldü.

“yok aslında bu kadar ileri hiç gitmemiştik”. Şaşırdım.

“keşke bilseydik, daha anlayışlı olurduk”

“sizden değil, ben ahmetten rahatsız oldum. Bu işler bana göre değil gibi geldi”

“eee ama buradasınız, eve dönmüsünüz yani”. Güldü.

“olmuyor işte bir yaştan sonra ana baba evi çekilir gibi değil. Hem ahmet de söz verdi bir daha öyle şeyler yapmayacak”

“Bu işler söz vermekle olmaz yeşim hanım“ dedim. “sonra bara pavyona kaçar adam” gevşekliğe vurdum biraz. “Ya kızım gece gece evlilik danışmanı mıım ben” diye geçirdim içimden. Üzerinde aynı upuzun elbise vardı.

“aynı elbise, gene rahibe gibi” dedim pis pis sırıtarak. “ya kusura bakma biraz sarhoşum da”

“sarhoş marhoş değilsin, domuz gibisin ama o doğru” dedi.

“ya ne yapacağım” dedi “bara pavyona gitmesin diye kocamın başka adamlara domalmasını mı, Bana kalkmayan sikini başka kadınlara sokmasını mı seyredicem” dedi ağlamaklı.

“valla onu bilmem, ama” dedim “arka odadaki manzarayı hiç mi merak etmedin” cidileşmiştim. Memelerinin yumuşaklığı ve bluzunun altından sarsılması gelmişti birden aklıma.

“cem” dedi. “o gece kocam domalınca ilgim birden uçtu gitti. Ona da bozuldum. Yoksa ahmet cerene o manzarayı nasıl seyrettirdi, çok iyi biliyorum, anlattı. Ben de senin göstermeni çok istemiştim”.

“ o zaman” dedim “seninle Küçük bir oyun oynayalım”. Güldü

“çocuk muyuz oyun oynuyacaz”

“yetişkin oyunu bu. Emin ol, biraz oyundan kimseye zarar gelmez”

“içerdeki odada büyük dolapta cerenin eşyaları var, kostümler, iç çamaşırları, elbiseler, etekler. Sana tam yarım saat. Git seç beğendiklerini giyin, makyaj yapacaksan da yap ve gel. Bakalım manzara görmeyi hakedecek misin?”

“ayıp olmaz mı cerene”

“canım ayıp olacak olsa söylemezdim, saat çalışmaya başladı”

Yarım saat sonra satin alarmı tam çalmaya başladığında cerenin kırmızı topuklu ayakkaplarını giymiş yeşim kapıda belirdi. Mini bir etek bulmuş, siyah, bol, üstüne beyaz bir gömlek giymiş önü göbeğine kadar açık, bir de kolye bulmuş sahte inci, kafadan bir kaç defa dolanmış, ucu göğüs çatalının altına kadar uzanıyor. Kıpkırmızı bir ruj sürmüş, ağır bir makyaj. Salına salına yanımdan geçerek karşı kanepeye ulaştı. Kendini kanapeye bırakırken uçuşan mini eteğinin altından cerenin jartiyeri göründü bir an. Bacak bacak üstüne atınca çorabın ucunu çekerek jartiyer lastiği ile oynadı, iyice gözüme sokarak.

“canım” dedi ağdalı bir sesle “beğendin mi kocacım”

Sabah 7 de telefonun alarmı beynimde patladığında ekteki çığlığın ne olduğunu bir an anlayamadım. “içme bi daha şu zıkkımı kontrolsüz” diye geçirdim içimden ve sonra birden yanımdaki çıplak kadının yorganı memelerine çekmiş, eli ağzında kıpkırmızı bie şekilde ağladığını farkettim.

“ay ben nerdeyim ne yaptım ben”

“yeşim ya saçmalama, iyi misin? Akşam geldin ya”

“içki verip siktin beni di mi?”

“ya yürü git ne diyosun sen be, manzara seyretik beraber diyerek” dün gece yeşimi domaltıp sikerken karşı dairedeki perdenin gene sallandığı pencereyi gösterdim. “kahve ister misin?” diyerek tuvalete girdim. Çıktığımda yeşimden eser yoktu, aynanın üzerine rujla, “çok pişmanım çok üzgünüm sakın bir daha arama” yazmıştı.

“lan ruju nasıl temizlerim şimdi ben temizlikçi gelmeden” diye küfrede küfrede bez aramaya başladım.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32